Haberler ve Duyurular
Gala Hotel, Büyükada Balayı Paketi
Unutulmaz ve keyifli bir balayı için GALA HOTEL, yeni evli çiftleri Büyükada’ya davet ediyor. Cumartesi 350 TL, diğer günler 300 TL…..
Balayı paketine dahil olan hizmetler;
· Delüks oda konaklama (Delüks odalar kendine ait açık terası olan, deniz manzaralı ferah odalardır)
· Hoşgeldiniz kokteyli
· Oda süsleme ve özel sürprizler
· Odaya zengin kahvaltı servisi
· Özel ev yapımı pasta ikramı
· Geleneksel Türk Kahvesi ikramı
· Özel çikolata ikramı
· Odaya meyve sepeti ve şarap ikramı
· Büyükada gezi kitapçığı
· Konaklama süresince fotoğraf çekimi ve çekilen fotoğrafların hediye edilmesi
· Geç çıkış imkanı
· Ücretsiz internet erişimi
Oda Sayısı : 11
Kontak Kişi : Özlem Özen
Telefon 1 : +90 (216) 382 22 23
Telefon 2 :+90 (216) 382 22 23
Adres: Çankaya Cad. No : 3 Büyükada, İstanbul
Web Adresi : www.kucukoteller.com.tr/galaotelbuyukada

Gala Hotel, Büyükada Balayı Paketi
Unutulmaz ve keyifli bir balayı için GALA HOTEL, yeni evli çiftleri Büyükada’ya davet ediyor. Cumartesi 350 TL, diğer günler 300 TL…..
Balayı paketine dahil olan hizmetler;
· Delüks oda konaklama (Delüks odalar kendine ait açık terası olan, deniz manzaralı ferah odalardır)
· Hoşgeldiniz kokteyli
· Oda süsleme ve özel sürprizler
· Odaya zengin kahvaltı servisi
· Özel ev yapımı pasta ikramı
· Geleneksel Türk Kahvesi ikramı
· Özel çikolata ikramı
· Odaya meyve sepeti ve şarap ikramı
· Büyükada gezi kitapçığı
· Konaklama süresince fotoğraf çekimi ve çekilen fotoğrafların hediye edilmesi
· Geç çıkış imkanı
· Ücretsiz internet erişimi
Oda Sayısı : 11
Kontak Kişi : Özlem Özen
Telefon 1 : +90 (216) 382 22 23
Telefon 2 :+90 (216) 382 22 23
Adres: Çankaya Cad. No : 3 Büyükada, İstanbul
Web Adresi : www.kucukoteller.com.tr/galaotelbuyukada
Onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi, kültürel zenginlikleri, arkeolojisi ve insanı büyüleyen doğal zenginliğiyle Türkiye’nin en kuzey batısındaki ilimiz Çanakkale. Ege ve Marmara Denizini birleştirerek, stratejik konumu gereği dünyanın en önemli boğazlarından birine sahip ilimiz dünyanın tarihini Troya ve 1. Dünya Savaşı ile değiştirerek tarih boyunca hep büyük önem taşımış. Geçen yıllara mirasına saygı duyarak uyum sağlayan, dünyanın dört bir yanından ağırladığı tüm misafirlerini etkileyen, deniz, kara veya hava ulaşamından birini tercih edip rahatlıkla ulaşabileceğiniz bu güzel şehrimizde sizi keyifli bir yolculuğa çıkarıyoruz…
Çanakkale Otelleri: http://www.kucukoteller.com.tr/index.php?page=mod_otel_kategori&otlAra=%E7anakkale

Onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi, kültürel zenginlikleri, arkeolojisi ve insanı büyüleyen doğal zenginliğiyle Türkiye’nin en kuzey batısındaki ilimiz Çanakkale. Ege ve Marmara Denizini birleştirerek, stratejik konumu gereği dünyanın en önemli boğazlarından birine sahip ilimiz dünyanın tarihini Troya ve 1. Dünya Savaşı ile değiştirerek tarih boyunca hep büyük önem taşımış. Geçen yıllara mirasına saygı duyarak uyum sağlayan, dünyanın dört bir yanından ağırladığı tüm misafirlerini etkileyen, deniz, kara veya hava ulaşamından birini tercih edip rahatlıkla ulaşabileceğiniz bu güzel şehrimizde sizi keyifli bir yolculuğa çıkarıyoruz…
Çanakkale Otelleri: http://www.kucukoteller.com.tr/index.php?page=mod_otel_kategori&otlAra=%E7anakkale
“Kurabiye Otel” den Alaçatı Etkinlik Haberleri !
Alaçatı bu yıl sezona muhteşem bir organizasyon ile; “Ot Festivali” ile bomba gibi giriş yaptı.. Binlerce ziyaretçi oluk oluk aktı şirin beldeye bu festival boyunca; Otlar yarıştı, onlarla yaratılan lezzetler gelenleri mest etti.
Artık Alaçatı için durmak yok, Önce 23 Nisan’ın Salı gününe denk gelmesi nedeniyle 19 -23 Nisan arası Alaçatı cıvıl cıvıl, uzun bir hafta sonuna hazırlanıyor..
Ardından 04 Mayısta Aya Yorgi’nin artık efsaneleşen “Day and Night “ Kulübü “Marrakech” sezonu dev bir parti ile açıyor.
Durmak yok; Sonrasında hep birlikte 19 Mayıs Gençlik bayramını bayram tadında yaşıyoruz.
Mayıs ayının son etkinliği de Alaçatı’mıza çok yakışan “ Uçurtma Festivali”miz; 25-26 Mayıs 2013.
Bu tarihleri şimdiden ajandalarınıza yazın, planlarınızı yapın; Kurabiye Otel sizleri konuk etsin..
Keyif paylaştıkça çoğalır.
Alaçatı sizi ağırlamaya hazır….
Kurabiye Otel İletişim:

“Kurabiye Otel” den Alaçatı Etkinlik Haberleri !
Alaçatı bu yıl sezona muhteşem bir organizasyon ile; “Ot Festivali” ile bomba gibi giriş yaptı.. Binlerce ziyaretçi oluk oluk aktı şirin beldeye bu festival boyunca; Otlar yarıştı, onlarla yaratılan lezzetler gelenleri mest etti.
Artık Alaçatı için durmak yok, Önce 23 Nisan’ın Salı gününe denk gelmesi nedeniyle 19 -23 Nisan arası Alaçatı cıvıl cıvıl, uzun bir hafta sonuna hazırlanıyor..
Ardından 04 Mayısta Aya Yorgi’nin artık efsaneleşen “Day and Night “ Kulübü “Marrakech” sezonu dev bir parti ile açıyor.
Durmak yok; Sonrasında hep birlikte 19 Mayıs Gençlik bayramını bayram tadında yaşıyoruz.
Mayıs ayının son etkinliği de Alaçatı’mıza çok yakışan “ Uçurtma Festivali”miz; 25-26 Mayıs 2013.
Bu tarihleri şimdiden ajandalarınıza yazın, planlarınızı yapın; Kurabiye Otel sizleri konuk etsin..
Keyif paylaştıkça çoğalır.
Alaçatı sizi ağırlamaya hazır….
Kurabiye Otel İletişim:
Size özel bahar..
Uzun bir kıştan sonra uyanan Kapadokya’da bahar keyfi yapmak isteyenlere müjde; Nisan ayında 3 gece ve üzeri konaklamalarda, kaya ve deluxe oda kategorilerinde %15, suite ve içinde özel havuzu bulunan splendid suite oda kategorilerinde %20 bahar indirimi yaptık. Bahar paketi alan konuklarımıza, argos in Cappadocia’daki konaklamaları sırasında arzu ettikleri bir günde, Seki Lounge’da gün batımında birer kadeh roze şarap da ikramları..
İletişim için:
Telefon 1: +90 384 219 31 30
Adres: Kayabaşı Sok. Uchisar / Nevşehir - Kapadokya
Web Adresi :
www.kucukoteller.com.tr/argosincappadocia

Size özel bahar..
Uzun bir kıştan sonra uyanan Kapadokya’da bahar keyfi yapmak isteyenlere müjde; Nisan ayında 3 gece ve üzeri konaklamalarda, kaya ve deluxe oda kategorilerinde %15, suite ve içinde özel havuzu bulunan splendid suite oda kategorilerinde %20 bahar indirimi yaptık. Bahar paketi alan konuklarımıza, argos in Cappadocia’daki konaklamaları sırasında arzu ettikleri bir günde, Seki Lounge’da gün batımında birer kadeh roze şarap da ikramları..
İletişim için:
Telefon 1: +90 384 219 31 30
Adres: Kayabaşı Sok. Uchisar / Nevşehir - Kapadokya
Web Adresi :
www.kucukoteller.com.tr/argosincappadocia
Haberler ve Duyurular |
7800 Çeşme de pilates flex ile yarım saatte forma girin
7800 Çeşme ’de pilates flex ile yarım saatte forma girin 2010-08-18 09:49:22
7800 Çeşme ’de pilates flex ile yarım saatte forma girin
7800 Çeşme Residences & Hotel’de pilates hocaları Pelin & Çetin Cin çifti eşliğinde body fle
devamını okumak için tıklayınız.
![]() 7800 Çeşme ’de pilates flex ile yarım saatte forma girin |
Assosta dağ aldı, İnka ve Maya medeniyetlerini turizmle yaşatacak
Turizmde doğayla iç içe ve butik alternatifler sunan işletmeciler arasına katılan Tarık Ulusoy, Assos’ta aldığı dağ ile İnka ve Maya uygarlıklarını turizme taşıyacak. 2010-08-18 09:47:59
Turizmde doğayla iç içe ve butik alternatifler sunan işletmeciler arasına katılan Tarık Ulusoy, Assos’ta aldığı dağ ile İnka ve Maya uygarlıklarını turizme taşıyacak.
Çan
devamını okumak için tıklayınız.
Turizmde doğayla iç içe ve butik alternatifler sunan işletmeciler arasına katılan Tarık Ulusoy, Assos’ta aldığı dağ ile İnka ve Maya uygarlıklarını turizme taşıyacak. |
Bakan Günay: Turizm Doğu Karadeniz e kayacak
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'ye gelen yabancı turistlerin daha çok sıcak iklimi tercih ettiklerini söyleyerek, önümüzdeki 5 yıl içerisinde yabancı turistleri Karadeniz'e yönlendirmeye başlıyacaklarını söyledi. 2010-08-18 09:38:30
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'ye gelen yabancı turistlerin daha çok sıcak iklimi tercih ettiklerini söyleyerek, önümüzdeki 5 yıl i&cced
devamını okumak için tıklayınız.
![]() Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'ye gelen yabancı turistlerin daha çok sıcak iklimi tercih ettiklerini söyleyerek, önümüzdeki 5 yıl içerisinde yabancı turistleri Karadeniz'e yönlendirmeye başlıyacaklarını söyledi. |
Bodrum Yeme İçme Adresleri
Balıkçısından İtalyan'ına, Bitez bahçelerinden Gümüşlük kıyılarına Bodrum'un tuzlu, ıslak ve güneş yorgunu ruhuna en çok yakışan beş bohem yeme&içme adresini Travel+Leisure sayfalarından huzurlarınıza taşıdık. 2010-08-16 15:54:07
Balıkçısından İtalyan'ına, Bitez bahçelerinden Gümüşlük kıyılarına Bodrum'un tuzlu, ıslak ve güneş yorgunu ruhuna en çok yakışan beş bohem yeme&içme
devamını okumak için tıklayınız.
![]() Balıkçısından İtalyan'ına, Bitez bahçelerinden Gümüşlük kıyılarına Bodrum'un tuzlu, ıslak ve güneş yorgunu ruhuna en çok yakışan beş bohem yeme&içme adresini Travel+Leisure sayfalarından huzurlarınıza taşıdık. |
Akdeniz Antalya Açık Hava Müzeleri
Akdeniz konumu ve sunduklarıyla yüzyıllar boyu pek çok medeniyetin evi olmuş. Likya, Roma, Bizans gibi antik kültürlerin zengin izleri Antalya'yı dev bir açık hava müzesine dönüştürüyor. 2010-07-29 18:04:24
Akdeniz konumu ve sunduklarıyla yüzyıllar boyu pek çok medeniyetin evi olmuş. Likya, Roma, Bizans gibi antik kültürlerin zengin izleri Antalya'yı dev bir açık hava mü
devamını okumak için tıklayınız.
![]() Akdeniz konumu ve sunduklarıyla yüzyıllar boyu pek çok medeniyetin evi olmuş. Likya, Roma, Bizans gibi antik kültürlerin zengin izleri Antalya'yı dev bir açık hava müzesine dönüştürüyor. |
Beypazarı Çarşısı Ankara
Pusulalar kıyı kentlerini gösterirken Ankara'nın batısında 700 metre yükselikteki Beypazarı'na uğramayı ve 600 yıllık Beypazarı Çarşısı'nın atmosferini solumayı ihmal etmeyin. 2010-07-29 17:58:37
Pusulalar kıyı kentlerini gösterirken Ankara'nın batısında 700 metre yükselikteki Beypazarı'na uğramayı ve 600 yıllık Beypazarı Çarşısı'nın atmosferini solumayı ihmal etmeyin.
Hiti
devamını okumak için tıklayınız.
![]() Pusulalar kıyı kentlerini gösterirken Ankara'nın batısında 700 metre yükselikteki Beypazarı'na uğramayı ve 600 yıllık Beypazarı Çarşısı'nın atmosferini solumayı ihmal etmeyin. |
Alaçatının öne çıkan mekânları 2010
Alaçatı'nın öne çıkan mekânları 2010-07-29 17:56:35
Alaçatı'nın öne çıkan mekânları
Temmuz 2010 - Time Out Istanbul
Rüzgarın gücünü arkasına alan Alaçatı, hızla yazın gözde tatil beldelerinden
devamını okumak için tıklayınız.
![]() Alaçatı'nın öne çıkan mekânları |
Kapadokya Dünya Kültür Mirası Listesinde
Geçmişten günümüze 10 farklı uygarlığa ev sahipliği yapmış Kapadokya, 429 tescilli yapısı ve 64 SİT alanıyla Dünya Kültür Mirası listesinde. 2010-07-29 17:32:33
Geçmişten günümüze 10 farklı uygarlığa ev sahipliği yapmış Kapadokya, 429 tescilli yapısı ve 64 SİT alanıyla Dünya Kültür Mirası listesinde.
DEVAMI
Yılın d&oum
devamını okumak için tıklayınız.
![]() Geçmişten günümüze 10 farklı uygarlığa ev sahipliği yapmış Kapadokya, 429 tescilli yapısı ve 64 SİT alanıyla Dünya Kültür Mirası listesinde. |
Akvaryum Otel Acildi
2010-07-29 16:51:01
Bozcaada, şehir merkezinden, yani limandan 7 km uzaklıkta, adanın güneydoğusunda, en güzel koylarından biri olan, akvaryum koyunun içinde bulunan, Akvaryum Otel konuklarımız i&ccedi
devamını okumak için tıklayınız.
![]()
|
Cunda adası Ayvalık
Cunda Adası, Kuzey Ege’de, Ayvalık’ın yanı başında, Midilli Adası’nın hemen karşısında cennetten kopmuş gelmiş küçük bir Ege kasabasıdır ve çok uzaklara gitmeden de huzurlu ve doğayla içiçe bir tatil geçirilebileceğinin en güzel kanıtıdır. Ege’nin incisi, mis kokulu Cunda adasına bir kere gelen buradan bir daha kolay kolay kopamaz. Cunda, Arnavut kaldırımlı daracık sokakları, sokaklarını süsleyen cumbalı Rum evleri, evlerin cumbalarındaki rengârenk çiçekleri, mis kokulu ada otları ve tertemiz havasıyla misafirlerine unutamayacakları bir tatil imkânı sunuyor. Adanın ilk adını Rumlar koymuş; Moshinos yani Kokulu Ada. Bu adın kaynağının adadaki bitkilerin birbirinden güzel kokular yayması olduğu düşünülmektedir. Cunda, adı gibi hâlâ mis kokulu bir ada. Cunda ismi ise İtalyanca’dan gelmektedir ve “yelken açmak” anlamına sahiptir. Ada, 1922’de Ali Bey’in üstün başarılarıyla Yunan istilasindan kurtarıldığı için adaya Ali Bey Adası adı verilmiştir. Günümüzde ada her iki adı da kullanmaktadır. Nasıl gidilir? İstanbul’dan Cunda’ya gitmek için Yenikapı’dan İDO’nun feribotlarına binmek en rahat ve en kısa yoldur. Feribotla Bandırma’ya kadar gelindikten sonra Susurluk ve Balıkesir üzerinden geçilerek yaklaşık 3 saatlik bir yolculukla Cunda’ya ulaşılır. Cunda her ne kadar “ada” olarak geçse de 1964’ten beri adanın bir köprüyle karaya bağlantısı vardır. Bu köprü Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olarak kabul edilir. Adaya geçmek için bu yolu da kullanabilirsiniz ama teknelerle geçmek çok daha keyifli olacaktır. Adaya özel aracınızla geçmeniz tavsiye edilmez çünkü yollar çok dardır ve adayı yürüyerek dolaşmak çok daha keyiflidir. Ayvalık’ta konaklamayı seçenler de günübirlik Cunda’ya gelebilirler. Cunda, Ayvalık merkezden kara yoluyla 8 km, deniz yoluyla ise 3 mil uzaklıktadır. Adaya denizden dolmuş motorlarla da geçebilirsiniz. Neler yapılır, nerelere gidilir? Taş Kahve Cunda’nın sembollerinden biri olan yüksek tavanlı Taş Kahve’de mutlaka oturup çay, kahve veya ada çayı içmelisiniz. Burada yapacağınız kahvaltının da tadı damağınızda kalacaktır. Ada halkının buluşma noktası olan bu kahve aynı zamanda turistlerden de büyük ilgi görür. Yapının inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 1900’lerin başında yapıldığı tahmin ediliyor. Eskiden ailelere hitap eden bir gazinoyken günümüzde sadece kahvehane olarak çalıştırılmaktadır. Deniz kenarında bulunan Taş Kahve’yi özellikle güneş batmaya yakın ziyaret ederseniz dünyanın en güzel günbatımlarından birine şahit olursunuz, yanında da mis gibi bir dibek kahvesi veya adaçayıyla... Taksiyarhis Kilisesi Adada çok sayıda kilise ve manastır varmış ama zamanla bu yapılar büyük tahribata uğramış ve çoğu tarihi özelliğini kaybetmiş. Bu yıkımlara ve talanlara rağmen hâlen ayakta kalabilen ve adanın en görkemli yapısı olma özelliğini koruyan kilise Taksiyarhis Kilisesi’dir. Adada inşa edilmiş en büyük kilise olan Taksiyarhis’in 1873 yılında yapılmış olduğu tahmin ediliyor. Kilisenin avlusuna üçgen alınlıklı anıtsal bir kapıdan girilir. Yapı bazilika şeklindedir ki bu mimari özellik Bizans dönemi mimarisinde sık kullanılmıştır. Kilisenin merdivenleri, pencereleri ve kemerleri bölgeye özgü sarımsak taşından yapılmıştır. Kilise 1900’lü yılların başlarında cami olarak kullanılmıştır ve bu dönemde içindeki freskler ve ikonlar büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Günümüze kadar atlattığı bunca tahribata rağmen kilisede hâlen ilgi çeken ikonlar bulunuyor. Bunlar arasında; Yunus peygamberin ve Azrail ve Cebrail meleklerinin tasvir edildiği ikonlar en ilgi çekicileri arasında yer alıyor. Kilise her ne kadar adaya gelen ziyaretçilerin ilgi odağı olsa da bakımsız bırakıldığı için son yıllarda doğa koşullarına dayanmakta zorluk çekmektedir. Ai Dimitri Ta Salina Manastırı Rumlar döneminde adada bulunan en güzel manastır, hiç kuşkusuz, Ai Dimitri Ta Salina Manastırı’dır. Bu manastır Türkler arasında Ayışığı Manastırı olarak bilinir. Manastır, adanın Pateriça bölgesinde yüksek bir tepenin denizle buluştuğu bir noktaya inşa edilmiştir. Pateriça bölgesine keyifli bir yürüyüş yoluyla ulaşabilirsiniz, böylece hem manastırı görmüş hem de Cunda manzarasına farklı bir açıdan bakma imkânı bulmuş olursunuz. Manastır uzun süre özel mülk olarak kullanılmıştır ve bu sayede yıllarca bakımlı kalabilmiştir. Manastıra bakan ve burada yaşayanların vefatından sonra manastır sahipsiz kalmış ve hazine arayanlar tarafından tahrip edilmiştir. Despot Evi Cunda’nın en güzel yapılarından bir diğeri de Despot Evi’dir ve ne yazıktır ki diğer güzel yapılar gibi bu yapı da yıkılmaya terkedilmiştir. Bakımsızlığına rağmen hâlâ görkemli ve göz alıcı olan Despot Evi, adanın görülmesi gereken yüzlerinden biridir. Despot Evi, Yunanistan’ın devlet olduğu gün toplanan büyük miktardaki bağışlarla yapılmış gösterişli bir yapıdır. Binayı inşa ettiren Despot 15 yıl burada yaşadıktan sonra, bina, Osmanlı Hükümet Sarayı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Mübadeleden sonra bina öksüzler yurdu olarak kullanılmış ama bu yurt da başka yere taşınınca Despot Evi yalnızlığına ve yıkıma terkedilmiştir. Agia Triyada Adada inşa edilmiş ilk kilisedir Agia Triyada. Rumlar adada 1922’ye kadar yaşadığı için bu zamana kadar kilise korunmuş ama Rumlar gittikten sonra kilise kendi hâline bırakılmış. O dönemin en güzel kilisesinden, ne yazık ki, günümüze çok az şey kalmış ama yine de Cunda gezinizin bir parçası olmaya değer. Deniz ve güneş... Cunda’yı yaz mevsiminde ziyaret edenler denizin ve güneşin keyfini sessiz, sakin koylarda çıkarabilirler. Cunda’da hemen her yerde denize girilebildiği gibi otellere ait olan halka açık plajları da tercih edebilirsiniz. Plajlar, denizin tadını çıkarmak için en güzel alternatiflerden biri. Ortunç Plajı, Cunda’nın mavi bayraklı plajlarından biri. Ortunç Koyu’na dilerseniz günübirlik gelip denizinden yararlanabilirsiniz, dilerseniz de plajın arkasındaki otelde konaklayabilirsiniz. Cunda’da geçirilecek yazların vazgeçilmezi tabii ki tekne turları. Günübirlik bu turlar sabah saatlerinde yelken açıyor ve akşam günbatımına yakın geri dönüyorlar. Havaya ve rüzgâra uygun bir rota seçiliyor ve Cunda’nın irili ufaklı, birbirinden güzel doğa harikası koyları bir bir geziliyor. Koylara gelindiğinde yolculuğa ara veriliyor, böylece yolcular yürüyerek ulaşamayacakları koylarda yüzme imkânı bulunuyor. Ne yenir, ne içilir? Cunda’da birbirinden leziz deniz mahsüllerini ve Girit mutfağının çeşitli lezzetlerini tadabilirsiniz. Balık lokantaları Cunda’nın sahil yolu boyunca sıralanmıştır. Hepsi hemen hemen aynı fiyata, benzer menüler sunar, size sadece hangi lokantada yemek istediğinizi seçmek kalır. Cunda’da her türlü balığı tadabilirsiniz ama Cunda’ya gitmişken özellikle yemeniz gereken balık Cunda’nın en meşhur balığı olan papalinadır. Lokantanızı seçerken Papalina olup olmadığını sorarak seçim yapmanızda fayda var, çünkü artık papalina her lokantada bulunan bir balık değil. Cunda taze, lezzetli ve çok çeşitli deniz mahsülleriyle meşhur olduğu için sadece balıkla yetinmemenizi tavsiye ederiz. Kabuklu deniz mahsülleri, balık kokoreçi ve deniz börülcesi mutlaka tatmanız gereken lezzetlerden sadece bir kaçı. Ayrıca kabak çiçeği dolması ve fener kavurma da Cunda’nın sunduğu spesiyaller arasında. Ege’ye özgü radika, hindiba, istifna gibi otlardan yapılmış mezeleri de masanızdan eksik etmeyin. Yemeğinizin üstüne bir de dibek kahvesi içmezseniz olmaz. Bu kahve, kahve çekirdeklerinin özel dibek taşlarında öğütülmesiyle hazırlanır ve Cunda dışında nadir bulunur. Kahvenizin üstüne tatlı olarak da Cunda’nın misafirlerine sunduğu taze pişmiş meşhur ada lokmasını tadabilirsiniz. Cunda’nın yemeklerinin lezzeti yağından gelir. Zeytinyağının en lezzetli ve en kalitelisini burada tadabilirsiniz. Cunda’ya gelenler genellikle tadıp beğendikleri bu yağlardan satın alırlar, hatta sevdiklerine hediye olarak zeytinyağı götürürler. Zeytinyağı satış merkezlerinden çeşit çeşit şişelerde zeytinyağı satın alabilirsiniz. Nerde kalınır? Cunda’da büyük ve konforlu 4-5 yıldızlı otellerden, küçük ve sevimli pansiyonlara kadar her tür konaklama tesisi bulunuyor. Son yıllarda butik otellerin sayısında da ciddi bir artış olmuştur. Ayrıca Cunda’nın korunan yüzü taş evlerden bazıları da restore edilerek pansiyon olarak işletilmektedir. Doğayla daha içiçe bir konaklama için özel kamp alanlarını tercih edebilirsiniz. Adanın arka tarafındaki kumsalın ormanlık alanında kurulan Ada Kamping, hem deniziyle hem de sunduğu imkânlarıyla size güzel bir kamp tatili yaşatabilir. 2010-07-29 16:38:44
Cunda Adası, Kuzey Ege’de, Ayvalık’ın yanı başında, Midilli Adası’nın hemen karşısında cennetten kopmuş gelmiş küçük bir Ege kasabasıdır ve çok uzaklara gitme
devamını okumak için tıklayınız.
![]() Cunda Adası, Kuzey Ege’de, Ayvalık’ın yanı başında, Midilli Adası’nın hemen karşısında cennetten kopmuş gelmiş küçük bir Ege kasabasıdır ve çok uzaklara gitmeden de huzurlu ve doğayla içiçe bir tatil geçirilebileceğinin en güzel kanıtıdır. Ege’nin incisi, mis kokulu Cunda adasına bir kere gelen buradan bir daha kolay kolay kopamaz. Cunda, Arnavut kaldırımlı daracık sokakları, sokaklarını süsleyen cumbalı Rum evleri, evlerin cumbalarındaki rengârenk çiçekleri, mis kokulu ada otları ve tertemiz havasıyla misafirlerine unutamayacakları bir tatil imkânı sunuyor. Adanın ilk adını Rumlar koymuş; Moshinos yani Kokulu Ada. Bu adın kaynağının adadaki bitkilerin birbirinden güzel kokular yayması olduğu düşünülmektedir. Cunda, adı gibi hâlâ mis kokulu bir ada. Cunda ismi ise İtalyanca’dan gelmektedir ve “yelken açmak” anlamına sahiptir. Ada, 1922’de Ali Bey’in üstün başarılarıyla Yunan istilasindan kurtarıldığı için adaya Ali Bey Adası adı verilmiştir. Günümüzde ada her iki adı da kullanmaktadır. Nasıl gidilir? İstanbul’dan Cunda’ya gitmek için Yenikapı’dan İDO’nun feribotlarına binmek en rahat ve en kısa yoldur. Feribotla Bandırma’ya kadar gelindikten sonra Susurluk ve Balıkesir üzerinden geçilerek yaklaşık 3 saatlik bir yolculukla Cunda’ya ulaşılır. Cunda her ne kadar “ada” olarak geçse de 1964’ten beri adanın bir köprüyle karaya bağlantısı vardır. Bu köprü Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olarak kabul edilir. Adaya geçmek için bu yolu da kullanabilirsiniz ama teknelerle geçmek çok daha keyifli olacaktır. Adaya özel aracınızla geçmeniz tavsiye edilmez çünkü yollar çok dardır ve adayı yürüyerek dolaşmak çok daha keyiflidir. Ayvalık’ta konaklamayı seçenler de günübirlik Cunda’ya gelebilirler. Cunda, Ayvalık merkezden kara yoluyla 8 km, deniz yoluyla ise 3 mil uzaklıktadır. Adaya denizden dolmuş motorlarla da geçebilirsiniz. Neler yapılır, nerelere gidilir? Taş Kahve Cunda’nın sembollerinden biri olan yüksek tavanlı Taş Kahve’de mutlaka oturup çay, kahve veya ada çayı içmelisiniz. Burada yapacağınız kahvaltının da tadı damağınızda kalacaktır. Ada halkının buluşma noktası olan bu kahve aynı zamanda turistlerden de büyük ilgi görür. Yapının inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 1900’lerin başında yapıldığı tahmin ediliyor. Eskiden ailelere hitap eden bir gazinoyken günümüzde sadece kahvehane olarak çalıştırılmaktadır. Deniz kenarında bulunan Taş Kahve’yi özellikle güneş batmaya yakın ziyaret ederseniz dünyanın en güzel günbatımlarından birine şahit olursunuz, yanında da mis gibi bir dibek kahvesi veya adaçayıyla... Taksiyarhis Kilisesi Adada çok sayıda kilise ve manastır varmış ama zamanla bu yapılar büyük tahribata uğramış ve çoğu tarihi özelliğini kaybetmiş. Bu yıkımlara ve talanlara rağmen hâlen ayakta kalabilen ve adanın en görkemli yapısı olma özelliğini koruyan kilise Taksiyarhis Kilisesi’dir. Adada inşa edilmiş en büyük kilise olan Taksiyarhis’in 1873 yılında yapılmış olduğu tahmin ediliyor. Kilisenin avlusuna üçgen alınlıklı anıtsal bir kapıdan girilir. Yapı bazilika şeklindedir ki bu mimari özellik Bizans dönemi mimarisinde sık kullanılmıştır. Kilisenin merdivenleri, pencereleri ve kemerleri bölgeye özgü sarımsak taşından yapılmıştır. Kilise 1900’lü yılların başlarında cami olarak kullanılmıştır ve bu dönemde içindeki freskler ve ikonlar büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Günümüze kadar atlattığı bunca tahribata rağmen kilisede hâlen ilgi çeken ikonlar bulunuyor. Bunlar arasında; Yunus peygamberin ve Azrail ve Cebrail meleklerinin tasvir edildiği ikonlar en ilgi çekicileri arasında yer alıyor. Kilise her ne kadar adaya gelen ziyaretçilerin ilgi odağı olsa da bakımsız bırakıldığı için son yıllarda doğa koşullarına dayanmakta zorluk çekmektedir. Ai Dimitri Ta Salina Manastırı Rumlar döneminde adada bulunan en güzel manastır, hiç kuşkusuz, Ai Dimitri Ta Salina Manastırı’dır. Bu manastır Türkler arasında Ayışığı Manastırı olarak bilinir. Manastır, adanın Pateriça bölgesinde yüksek bir tepenin denizle buluştuğu bir noktaya inşa edilmiştir. Pateriça bölgesine keyifli bir yürüyüş yoluyla ulaşabilirsiniz, böylece hem manastırı görmüş hem de Cunda manzarasına farklı bir açıdan bakma imkânı bulmuş olursunuz. Manastır uzun süre özel mülk olarak kullanılmıştır ve bu sayede yıllarca bakımlı kalabilmiştir. Manastıra bakan ve burada yaşayanların vefatından sonra manastır sahipsiz kalmış ve hazine arayanlar tarafından tahrip edilmiştir. Despot Evi Cunda’nın en güzel yapılarından bir diğeri de Despot Evi’dir ve ne yazıktır ki diğer güzel yapılar gibi bu yapı da yıkılmaya terkedilmiştir. Bakımsızlığına rağmen hâlâ görkemli ve göz alıcı olan Despot Evi, adanın görülmesi gereken yüzlerinden biridir. Despot Evi, Yunanistan’ın devlet olduğu gün toplanan büyük miktardaki bağışlarla yapılmış gösterişli bir yapıdır. Binayı inşa ettiren Despot 15 yıl burada yaşadıktan sonra, bina, Osmanlı Hükümet Sarayı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Mübadeleden sonra bina öksüzler yurdu olarak kullanılmış ama bu yurt da başka yere taşınınca Despot Evi yalnızlığına ve yıkıma terkedilmiştir. Agia Triyada Adada inşa edilmiş ilk kilisedir Agia Triyada. Rumlar adada 1922’ye kadar yaşadığı için bu zamana kadar kilise korunmuş ama Rumlar gittikten sonra kilise kendi hâline bırakılmış. O dönemin en güzel kilisesinden, ne yazık ki, günümüze çok az şey kalmış ama yine de Cunda gezinizin bir parçası olmaya değer. Deniz ve güneş... Cunda’yı yaz mevsiminde ziyaret edenler denizin ve güneşin keyfini sessiz, sakin koylarda çıkarabilirler. Cunda’da hemen her yerde denize girilebildiği gibi otellere ait olan halka açık plajları da tercih edebilirsiniz. Plajlar, denizin tadını çıkarmak için en güzel alternatiflerden biri. Ortunç Plajı, Cunda’nın mavi bayraklı plajlarından biri. Ortunç Koyu’na dilerseniz günübirlik gelip denizinden yararlanabilirsiniz, dilerseniz de plajın arkasındaki otelde konaklayabilirsiniz. Cunda’da geçirilecek yazların vazgeçilmezi tabii ki tekne turları. Günübirlik bu turlar sabah saatlerinde yelken açıyor ve akşam günbatımına yakın geri dönüyorlar. Havaya ve rüzgâra uygun bir rota seçiliyor ve Cunda’nın irili ufaklı, birbirinden güzel doğa harikası koyları bir bir geziliyor. Koylara gelindiğinde yolculuğa ara veriliyor, böylece yolcular yürüyerek ulaşamayacakları koylarda yüzme imkânı bulunuyor. Ne yenir, ne içilir? Cunda’da birbirinden leziz deniz mahsüllerini ve Girit mutfağının çeşitli lezzetlerini tadabilirsiniz. Balık lokantaları Cunda’nın sahil yolu boyunca sıralanmıştır. Hepsi hemen hemen aynı fiyata, benzer menüler sunar, size sadece hangi lokantada yemek istediğinizi seçmek kalır. Cunda’da her türlü balığı tadabilirsiniz ama Cunda’ya gitmişken özellikle yemeniz gereken balık Cunda’nın en meşhur balığı olan papalinadır. Lokantanızı seçerken Papalina olup olmadığını sorarak seçim yapmanızda fayda var, çünkü artık papalina her lokantada bulunan bir balık değil. Cunda taze, lezzetli ve çok çeşitli deniz mahsülleriyle meşhur olduğu için sadece balıkla yetinmemenizi tavsiye ederiz. Kabuklu deniz mahsülleri, balık kokoreçi ve deniz börülcesi mutlaka tatmanız gereken lezzetlerden sadece bir kaçı. Ayrıca kabak çiçeği dolması ve fener kavurma da Cunda’nın sunduğu spesiyaller arasında. Ege’ye özgü radika, hindiba, istifna gibi otlardan yapılmış mezeleri de masanızdan eksik etmeyin. Yemeğinizin üstüne bir de dibek kahvesi içmezseniz olmaz. Bu kahve, kahve çekirdeklerinin özel dibek taşlarında öğütülmesiyle hazırlanır ve Cunda dışında nadir bulunur. Kahvenizin üstüne tatlı olarak da Cunda’nın misafirlerine sunduğu taze pişmiş meşhur ada lokmasını tadabilirsiniz. Cunda’nın yemeklerinin lezzeti yağından gelir. Zeytinyağının en lezzetli ve en kalitelisini burada tadabilirsiniz. Cunda’ya gelenler genellikle tadıp beğendikleri bu yağlardan satın alırlar, hatta sevdiklerine hediye olarak zeytinyağı götürürler. Zeytinyağı satış merkezlerinden çeşit çeşit şişelerde zeytinyağı satın alabilirsiniz. Nerde kalınır? Cunda’da büyük ve konforlu 4-5 yıldızlı otellerden, küçük ve sevimli pansiyonlara kadar her tür konaklama tesisi bulunuyor. Son yıllarda butik otellerin sayısında da ciddi bir artış olmuştur. Ayrıca Cunda’nın korunan yüzü taş evlerden bazıları da restore edilerek pansiyon olarak işletilmektedir. Doğayla daha içiçe bir konaklama için özel kamp alanlarını tercih edebilirsiniz. Adanın arka tarafındaki kumsalın ormanlık alanında kurulan Ada Kamping, hem deniziyle hem de sunduğu imkânlarıyla size güzel bir kamp tatili yaşatabilir. |
Çanakkale Assos hakkında ve Assos ta ne yapmalı
“Assos’u neden görmeliyim, oraya neden gitmeliyim?” diye içinizden soruyorsanız eğer, verilecek cevapların birden fazla olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz: mesela turkuvaz rengi bir deniz, zeytin ağaçları, mitolojik bir tarih, deniz manzaralı dağ etekleri, billur koylar, taş evler, balıkçı tekneleri, balık, şarap, oksijen…
Sakin, dinlendirici bir tatil isteyenler için Assos biçilmiş bir kaftan. Alın elinize kadehlerinizi, içkilerinizi; kurulun tarihe, doğaya bezeli bir dağ yamacına ve izleyin masmavi denizi… Ya da alın mayolarınızı, bikinilerinizi; atın kendinizi berrak sulara… Ardından öyle bir acıkın ki bulun kendinizi bir kıyı balıkçısında…
İşte böylesine bir tatil isteyenler içindir Assos. Ve Assos’ta yapılacak çok şey vardır:
Nereleri görmeli?
Akropol
Akropoller, bir kralın kalesine bağlı olarak halkın yaşadığı şehirlerdir. Surlarla çevrilmiş olan bu alanlar yüksek noktalara kurulurlar ve ekilebilir topraklar barındırırlar. Behramkale köyü bu Akropol’ün sınırları içerisinde yer almaktadır. Mimari üslubu ve çeşitli kapıları ile ziyaretçilerini adeta büyüleyen Akropol’de ayrıca Athena Tapınağı, agora, gymnasium, stoalar, meclis binası, tiyatro ve nekropoller bulunur.
Athena Tapınağı
Assos’un koruyucusu, adaletin ve üretici zekânın temsilcisi olan savaş tanrıçası Athena olmuştur. Şehri korumakla beraber Athena; verimli topraklardan yoksun olan bölgenin hayvancılık, zeytincilik, şarap, limancılık gibi alternatif geçim kaynaklarına yeni birisini eklemiştir: dokumacılık. Bölgedeki dokumacılığın gelişmiş olması Athena’nın bölgedeki kadınlara halı, kilim işlemeyi öğretmiş olmasıyla ilişkilendirilir.
Hâl böyleyken bölge halkının Athena ile ilişkileri kuvvetlenmiş ve ona olan şükranlarını belirtmek üzere M.Ö. 530’lu yıllarda inşa edildiği bilinen Athena Tapınağı ortaya çıkmıştır.
Akropol’ün en yüksek yerine kurulmuş olan Athena Tapınağı, gün batımında elinde kadehleri ve şarapları ile manzaranın keyfine varmak isteyenlerle buluşur. Sade ve güçlü görünümlü dorik stilde inşa edilmiş yapıların son kalan örneklerinden olan tapınak, aynı zamanda iyon üslubundan izler de taşır.
Agora (Şehir Merkezi - Çarşı)
Assos’un tam ortasında, Akropol’ün güney yamacında bulunan Agora; siyasi, dini, ticari faaliyetlerin gerçekleştirildiği, kamu binalarının etrafını sardığı, seçimlerin yapıldığı şehir merkezidir. M.Ö. II. yüzyıldan kalmış kısımlarını görebileceğiniz Agora’nın sizlere fısıldayacağı tarihe tanıklık etmek için buraya uğramalısınız.
Bouleuteiron (Meclis Binası)
Assos’un şehir meclisi olan ve şehir hakkındaki önemli kararların alındığı toplantıların yapıldığı Bouleuterion binası, Agora’nın hemen doğusunda yer alır. Tek katlı ve ahşap çatılı bu binanın kalıntılarından dor üslubunda yapıldığı anlaşılmaktadır. Binadaki oturma düzeni günümüze kadar ayakta kalabilmiştir.
Gymnasium
Gymnasium için bir nevi spor akademisi diyebiliriz. Amacın kuvvetli, estetik görünümlü ve aynı zamanda bilgili öğrenciler yetiştirmek olduğu bu okullarda gençler spor eğitiminin yanı sıra toplumsal ve entelektüel dersler de alıyorlardı.
Assos’ta Gymnasium, Agora ile batı kapısı arasında yer almaktadır. Kalıntılar arasında dolaşırken sizlere geçmişin gelenek ve göreneklerini hatırlatacak Gymnasium, dorik üslupta sütunlarla çevrilidir ve 32 x 40 ölçülerindedir.
Tiyatro
Doğal bir oyuk içine inşa edilmiş ve cephesi denize bakan tiyatro, M.Ö. II. yüzyılda Agora’nın yakınında kurulmuştur. Grek tiyatro mimarisini yansıtır ve at nalı biçimindedir. Günümüzde Assos’ta yapılan bazı etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.
Stoa
Stoalar; dinsel, kültürel, siyasal ve felsefi toplantıların yapıldığı, önü sütunlu ve üstü örtülü galerilerdir. Agora’nın kuzeyinde ve güneyinde bulunan iki stoa, dor stilinde yapılmıştır. Kuzey stoa iki katlı iken güney stoa ise üç katlıdır.
Nekropol
Nekro kelimesi ölüler anlamındadır, polis ise şehir. Nekropolis; Helenistik ve Roma dönemlerinden kabir ve anıtların yer aldığı batı ve doğuda iki mezarlıktan oluşmaktadır. Nekropollerde; tek odalı veya çift odalı olabilen anıtlar, yontulmuş panteon şeklindeki mermerler, küp ya da amohora tarz mezarlar görülebilir.
Behramkale Köprüsü
Tuzla Çayı üzerinde 14. yüzyılda inşa edilmiş olan Behramkale Köprüsü, Behramkale köyüne 1 km uzaklıktadır ve sadece yayalar tarafından kullanılabilir. Bölge taşlarından yapılan ve kemerlerden oluşan köprü, Selçuklu ve Osmanlı dönemi köprülerinin mimari özelliklerini taşımaktadır.
Hüdavendigâr Cami
Bizans ve Roma kalıntılarının üzerine kurulmuş olan Hüdavendigâr Cami, 14. yüzyılda I. Murat döneminde inşa edilmiştir. Mihrap, yapraklarla ve yaprakların içi kabartma rumilerle kaplıdır. Dörtgen bir plan ile yapılmış yapıda kubbe, sekizgen bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Dışarıdan baktığınızda Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden izler taşıdığını ve bölge taşlarının toplanarak yapılmış olduğunu fark edeceğiniz cami, iç mekânda restorasyonlara ihtiyaç duymaktadır.
Başka neler yapılır?
* Assos denildiğinde akla tabii ki tarih, mitoloji ve mimari geliyor. Fakat bunlarla beraber bir de Kuzey Ege’nin güzel kıyıları var. İsteyenler Assos iskelesinde denize girebilirler. Bununla sınırlı kalmak istemeyenler ise Assos iskelesinden bir tekne kiralayarak koyları gezebilirler. Aracınız var ise koylara kara yolu ile de ulaşabilirsiniz. Sokakağzı koyu, Sivrice, Koruaba köyü bu koylardan bazıları. Kadırga koyu ise Assos’un en gözde plajlarını barındırır.
* Assos’ta balık çeşitleri ve deniz ürünleri ile zeytinyağlılar apayrı bir lezzete sahiptir. Ayran, tereyağı, beyaz peynir benzeri süt ürünleri de akılda kalıcı lezzetler barındırır. Assos’ta gözleme yemeyi de ihmal etmeyin.
* Ayrıca Çanakkale, Kaz Dağı Milli Parkı, Akçay, Altınoluk, Ezine, Edremit gibi turistik destinasyonlar da Assos’a oldukça yakındır. Gitmişken buraları görmek isteyenler buralara da zaman ayırabilir.
Nasıl gidilir?
İstanbul üzerinden buraya varmak isteyenler, Edirne Keşan’a kadar devam edebilirler. Keşan sapağından sola dönüp Gelibolu’dan feribotla Lapseki’ye geçilir. Buradan İzmir yolu üzerinden Ayvacık ve Behramkale levhalarına kadar devam edilir. Levhalardan sonra Assos’a varmak 20 - 25 dakika sürecektir. Edremit üzerinden Assos’a varacak yolcular ise sahil yolunu takip edebilirler.
2010-07-28 18:16:12
“Assos’u neden görmeliyim, oraya neden gitmeliyim?” diye içinizden soruyorsanız eğer, verilecek cevapların birden fazla olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz: mesela turkuvaz rengi bir
devamını okumak için tıklayınız.
![]() “Assos’u neden görmeliyim, oraya neden gitmeliyim?” diye içinizden soruyorsanız eğer, verilecek cevapların birden fazla olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz: mesela turkuvaz rengi bir deniz, zeytin ağaçları, mitolojik bir tarih, deniz manzaralı dağ etekleri, billur koylar, taş evler, balıkçı tekneleri, balık, şarap, oksijen… Sakin, dinlendirici bir tatil isteyenler için Assos biçilmiş bir kaftan. Alın elinize kadehlerinizi, içkilerinizi; kurulun tarihe, doğaya bezeli bir dağ yamacına ve izleyin masmavi denizi… Ya da alın mayolarınızı, bikinilerinizi; atın kendinizi berrak sulara… Ardından öyle bir acıkın ki bulun kendinizi bir kıyı balıkçısında… İşte böylesine bir tatil isteyenler içindir Assos. Ve Assos’ta yapılacak çok şey vardır: Nereleri görmeli? Akropol Akropoller, bir kralın kalesine bağlı olarak halkın yaşadığı şehirlerdir. Surlarla çevrilmiş olan bu alanlar yüksek noktalara kurulurlar ve ekilebilir topraklar barındırırlar. Behramkale köyü bu Akropol’ün sınırları içerisinde yer almaktadır. Mimari üslubu ve çeşitli kapıları ile ziyaretçilerini adeta büyüleyen Akropol’de ayrıca Athena Tapınağı, agora, gymnasium, stoalar, meclis binası, tiyatro ve nekropoller bulunur. Athena Tapınağı Assos’un koruyucusu, adaletin ve üretici zekânın temsilcisi olan savaş tanrıçası Athena olmuştur. Şehri korumakla beraber Athena; verimli topraklardan yoksun olan bölgenin hayvancılık, zeytincilik, şarap, limancılık gibi alternatif geçim kaynaklarına yeni birisini eklemiştir: dokumacılık. Bölgedeki dokumacılığın gelişmiş olması Athena’nın bölgedeki kadınlara halı, kilim işlemeyi öğretmiş olmasıyla ilişkilendirilir. Hâl böyleyken bölge halkının Athena ile ilişkileri kuvvetlenmiş ve ona olan şükranlarını belirtmek üzere M.Ö. 530’lu yıllarda inşa edildiği bilinen Athena Tapınağı ortaya çıkmıştır. Akropol’ün en yüksek yerine kurulmuş olan Athena Tapınağı, gün batımında elinde kadehleri ve şarapları ile manzaranın keyfine varmak isteyenlerle buluşur. Sade ve güçlü görünümlü dorik stilde inşa edilmiş yapıların son kalan örneklerinden olan tapınak, aynı zamanda iyon üslubundan izler de taşır. Agora (Şehir Merkezi - Çarşı) Assos’un tam ortasında, Akropol’ün güney yamacında bulunan Agora; siyasi, dini, ticari faaliyetlerin gerçekleştirildiği, kamu binalarının etrafını sardığı, seçimlerin yapıldığı şehir merkezidir. M.Ö. II. yüzyıldan kalmış kısımlarını görebileceğiniz Agora’nın sizlere fısıldayacağı tarihe tanıklık etmek için buraya uğramalısınız. Bouleuteiron (Meclis Binası) Assos’un şehir meclisi olan ve şehir hakkındaki önemli kararların alındığı toplantıların yapıldığı Bouleuterion binası, Agora’nın hemen doğusunda yer alır. Tek katlı ve ahşap çatılı bu binanın kalıntılarından dor üslubunda yapıldığı anlaşılmaktadır. Binadaki oturma düzeni günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Gymnasium Gymnasium için bir nevi spor akademisi diyebiliriz. Amacın kuvvetli, estetik görünümlü ve aynı zamanda bilgili öğrenciler yetiştirmek olduğu bu okullarda gençler spor eğitiminin yanı sıra toplumsal ve entelektüel dersler de alıyorlardı. Assos’ta Gymnasium, Agora ile batı kapısı arasında yer almaktadır. Kalıntılar arasında dolaşırken sizlere geçmişin gelenek ve göreneklerini hatırlatacak Gymnasium, dorik üslupta sütunlarla çevrilidir ve 32 x 40 ölçülerindedir. Tiyatro Doğal bir oyuk içine inşa edilmiş ve cephesi denize bakan tiyatro, M.Ö. II. yüzyılda Agora’nın yakınında kurulmuştur. Grek tiyatro mimarisini yansıtır ve at nalı biçimindedir. Günümüzde Assos’ta yapılan bazı etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Stoa Stoalar; dinsel, kültürel, siyasal ve felsefi toplantıların yapıldığı, önü sütunlu ve üstü örtülü galerilerdir. Agora’nın kuzeyinde ve güneyinde bulunan iki stoa, dor stilinde yapılmıştır. Kuzey stoa iki katlı iken güney stoa ise üç katlıdır. Nekropol Nekro kelimesi ölüler anlamındadır, polis ise şehir. Nekropolis; Helenistik ve Roma dönemlerinden kabir ve anıtların yer aldığı batı ve doğuda iki mezarlıktan oluşmaktadır. Nekropollerde; tek odalı veya çift odalı olabilen anıtlar, yontulmuş panteon şeklindeki mermerler, küp ya da amohora tarz mezarlar görülebilir. Behramkale Köprüsü Tuzla Çayı üzerinde 14. yüzyılda inşa edilmiş olan Behramkale Köprüsü, Behramkale köyüne 1 km uzaklıktadır ve sadece yayalar tarafından kullanılabilir. Bölge taşlarından yapılan ve kemerlerden oluşan köprü, Selçuklu ve Osmanlı dönemi köprülerinin mimari özelliklerini taşımaktadır. Hüdavendigâr Cami Bizans ve Roma kalıntılarının üzerine kurulmuş olan Hüdavendigâr Cami, 14. yüzyılda I. Murat döneminde inşa edilmiştir. Mihrap, yapraklarla ve yaprakların içi kabartma rumilerle kaplıdır. Dörtgen bir plan ile yapılmış yapıda kubbe, sekizgen bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Dışarıdan baktığınızda Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden izler taşıdığını ve bölge taşlarının toplanarak yapılmış olduğunu fark edeceğiniz cami, iç mekânda restorasyonlara ihtiyaç duymaktadır. Başka neler yapılır? * Assos denildiğinde akla tabii ki tarih, mitoloji ve mimari geliyor. Fakat bunlarla beraber bir de Kuzey Ege’nin güzel kıyıları var. İsteyenler Assos iskelesinde denize girebilirler. Bununla sınırlı kalmak istemeyenler ise Assos iskelesinden bir tekne kiralayarak koyları gezebilirler. Aracınız var ise koylara kara yolu ile de ulaşabilirsiniz. Sokakağzı koyu, Sivrice, Koruaba köyü bu koylardan bazıları. Kadırga koyu ise Assos’un en gözde plajlarını barındırır. * Assos’ta balık çeşitleri ve deniz ürünleri ile zeytinyağlılar apayrı bir lezzete sahiptir. Ayran, tereyağı, beyaz peynir benzeri süt ürünleri de akılda kalıcı lezzetler barındırır. Assos’ta gözleme yemeyi de ihmal etmeyin. * Ayrıca Çanakkale, Kaz Dağı Milli Parkı, Akçay, Altınoluk, Ezine, Edremit gibi turistik destinasyonlar da Assos’a oldukça yakındır. Gitmişken buraları görmek isteyenler buralara da zaman ayırabilir. Nasıl gidilir? İstanbul üzerinden buraya varmak isteyenler, Edirne Keşan’a kadar devam edebilirler. Keşan sapağından sola dönüp Gelibolu’dan feribotla Lapseki’ye geçilir. Buradan İzmir yolu üzerinden Ayvacık ve Behramkale levhalarına kadar devam edilir. Levhalardan sonra Assos’a varmak 20 - 25 dakika sürecektir. Edremit üzerinden Assos’a varacak yolcular ise sahil yolunu takip edebilirler. |
Bilinmeyenleriyle Bozcaada ve Bozcaada Otelleri
Bozcaada, Çanakkale Boğazı’nın girişinde bir cennet adadır. Doğal güzelliklerinin yanı sıra coğrafi konumu dolayısıyla da yüzyıllardır farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Heredot’un Bozcaada için söylediği "Tanrı, insanların uzun omürlü olmaları için Bozcaada'yı yarattı" sözü, Bozcaada’yı en güzel şekilde özetler.
Eşsiz doğası, tertemiz havası, bağları ve farklı mimari özellikleri barındıran daracık sokaklarıyla Bozcaada; ziyaretçilerine adımlarını atar atmaz şehir hayatının stresini unutturan güzel ve huzurlu bir adadır.
Nasıl gidilir?
İstanbul’dan ulaşım
İstanbul – Bozcaada yolculuğu (400 km) ortalama 7 saat sürer. Tekirdağ üzerinden Çanakkale Boğazı’na ulaşmak yolculuğun ilk kısmıdır. Boğazı geçmek için arabalı motor ve arabalı vapur (Gestaş) gibi seçenekleriniz var. Seçeneğiniz çok olduğu için bekleme yapmanız gerekmeyecektir. Boğazı geçtikten sonra yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra Geyikli iskelesine ulaşacaksınız. Bu iskeleden adaya feribot seferleri yapılıyor. Seferler yazın sıklaştırılıyor. Feribot yolculuğu 45 dakika sürüyor. Geyikli’ye kadar dilerseniz özel aracınızla dilerseniz de otobüsle gelebilirsiniz. Otobüs yolculuğu Geyikli’ye kadar ortalama 7 saat sürüyor.
İkinci bir seçenek olarak Yenikapı’dan feribot kullanabilirsiniz. Feribotla Bandırma’ya gelip Çanakkale üzerinden Geyikli iskelesine ulaşabilirsiniz.
Ankara’dan ulaşım
Ankara – Bozcaada yolculuğu (710 km) ortalama 12 saat sürer. Eskişehir ve Bursa üzerinden Geyikli iskelesine gelinir ve buradan feribotla Bozcaada’ya geçilir.
Nereler gezilir, neler yapılır?
Adayı gezmek için kendinize ait bir taşıtınızın olması tavsiye edilir. Bu taşıt özel otomobiliniz de olabilir, bisikletiniz motosikletiniz de, karar size kalmış. Adanın merkezini gezerken sokakların darlığı sebebiyle otomobilinizle biraz zorlanabilirsiniz. Merkez gezilerinizi yürüyerek, çevre gezileri ise aracınızla yapabilirsiniz. Adada bisiklet de kiralayabilirsiniz.
Bozcaada’nın tamamı sit alanı kapsamındadır, bu sayede tarihi dokusunda ve mimarisinde bozulmaya ve çarpık yapılaşmaya izin verilmemektedir. Yerleşim olarak adanın merkezi seçilmiş ve merkez Rum mahallesi ve Türk mahallesi olmak üzere ikiye ayrılmıştır. İki mahalleyi gezerek farklı mimari özelliklere sahip yapıları görebilirsiniz. Ada merkezinden uzaklaştığınızda ise bağ evleriyle karşılaşırsınız.
Bozcaada Kalesi
Bozcaada’ya gelen ziyaretçileri ilk olarak Bozcaada Kalesi bütün heybetiyle karşılar. Ne zaman inşa edilmiş olduğu bilinmese de Osmanlı döneminde sık sık bakımı yapılmış olan kale bugün oldukça iyi durumdadır. Coğrafi konumu gereği pek çok kez el değiştiren adanın bu heybetli kalesinde Cenevizlilerin, Venediklilerin ve en çok da Osmanlıların izi vardır.
Kalenin orjinal görünümüne ulaşması için çalışmalar günümüzde de devam etmektedir. Ayrıca kalenin içinde halkın gönüllü olarak verdiği eserlerden oluşmuş iki küçük müze de kurulmuştur. Müzelerde arkeolojik kazılardan çıkarılmış parçalar ve mimari objeler sergilenir.
Ayazma
Ayazma bölgesinde Bozcaada’nın en büyük doğal plajı bulunur. Yunanca “kutsal su” anlamına gelen Ayazma, adanın güney kısmında yer alır ve burada bulunan küçük bir şapel de Ayazma Şapeli olarak bilinir. Bu şapel hâlen özel günlerde kullanır. Şapelin yakınında dilek tutmak için kumaş parçalarının dallara asıldığı bir ağacın olduğu bir mağara bulunmaktadır. Ayrıca yine şapelin yakınında 25-26-27 Temmuz’da Ayazma Panayırı kurulur. Ada halkı ve ziyaretçiler, bu üç gün boyunca adaya özgü Rum ve Türk yemeklerini tadar ve düzenlenen çeşitli aktivitelerle eğlenirler.
Ayazma’nın masmavi bir suya sahip doğal plajı; adalıların, günübirlik veya konaklamalı ziyaretçilerin denize girmek için öncelikli olarak tercih ettikleri yerdir. Burada duş, şezlong, şemsiye ve soyunma kabini gibi her tür ihtiyacınızı karşılayacak plaj işletmeleri vardır.
Şarap fabrikaları
Bozcaada için şarap ve bağcılık vazgeçilmezdir. Halkın başlıca geçim kaynaklarından biridir bağcılık. Şarap üretiminin adanın geçmişinde ve bugününde büyük bir yeri olmasının en büyük sebebi; adanın coğrafi yapı ve iklim açısından üzüm yetiştirmeye olan elverişliliğidir. Adada 4 adet şarap fabrikası vardır. Günümüzde bu fabrikalar tam kapasite üretim yapmaktadır. Fabrikalar dışında bağ evlerinde de az miktarlarda şarap üretimi yapılır.
Şarap meraklıları bu fabrikaları gezebilir, üzümün fabrikaya girişinden şarap oluşuna kadarki yolculuğunu yerinde izleyebilirler. Bu fabrikaların 3’ü (Talay, Ataol ve Yunatçılar) adanın merkezindedir. Ayrıca fabrikaların tadım evlerini ziyaret ederek damak zevkinize uygun şarabı bulabilirsiniz. Sevdikleriniz için de Bozcaada’da üretilmiş bir şişe şarap oldukça güzel bir hediye olabilir.
Göztepe
Adaya bir de tepeden bakmak için Göztepe en güzel noktadır. Adanın en yüksek noktası olan Göztepe, 192 metre yükseklikten Bozcaada’nın güzelliğini ayaklarınızın altına serer. Göztepe’ye çıkan bir araba yolu vardır. Yürümeyi tercih edenler ise 45 dakikada tepeye çıkabilir. Özellikle günbatımında ve nem oranı azken Göztepe’den en güzel manzarayı izleyebilirsiniz. Ayrıca bu manzara şölenine genellikle bir şişe Bozcaada yapımı şarap da eşlik eder.
Plajlar
Adanın hemen her yerinden denize girilebilir. Rüzgâr Bozcaada’da eksik olmadığı için denize nereden girilebileceğine de rüzgârın esiş yönü karar verir. Rüzgâr nereden esiyorsa oranın diğer tarafından denize girilir. Güneydeki koylar; Ayazma Plajı, Sulu Bahçe, Habbele Plajı, Akvaryum, Beylik, kuzeydeki koylar; Çayır, Ova ve doğudaki koylar; Poyraz Limanı, Tekirbahçe ve Tuz Burnu’dur. Rüzgâra göre bu koylardan birini seçip kendinizi Bozcaada’nın masmavi sularına bırakabilirsiniz.
Ada’nın özel günleri
Bozcaada’nın ziyaretçi sayısının arttığı bazı özel günler vardır. Seyahat planınızı bu günleri göz önünde bulundurarak yapmanız faydalı olacaktır.
* Şarap tadım günleri: 26 - 27 ve 28 Haziran
* Ayazma Panayırı: 25 – 26 - 27 Temmuz
* Yelken yarışları: Temmuz ayının 2. hafta sonu
* Bağbozumu festivali: 15 -16 -17 Ağustos
Ne yenir, ne içilir?
Söz konusu bir ada olunca ne yenilir sorusunun cevabını tahmin etmek çok da zor değildir, tabii ki de birbirinden lezzetli ve taze deniz mahsülleri. Bozcaada’nın bir özelliği de balıkların göç yollarının üzerinde olmasıdır, bu sayede çok sayıda balık çeşidi sofraları süsler. Limanda sıralanmış restoranlardan birini seçip Bozcaada’nın sunduğu deniz ürünlerini ve özel üretim şarapları tadabilirsiniz.
Ayrıca çeşit çeşit zeytinyağlılar ve Ege yemekleri de Bozcaada’nın ziyaretçilerine sunduğu menüde yerini alır.
Üzüm Bozcaada’nın baş tacı meyvesidir. Üzüm suyu, üzüm likörü ve şarap mutlaka tadılması gereken içeceklerdir.
2010-07-28 18:10:48
Bozcaada, Çanakkale Boğazı’nın girişinde bir cennet adadır. Doğal güzelliklerinin yanı sıra coğrafi konumu dolayısıyla da yüzyıllardır farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Heredot’un
devamını okumak için tıklayınız.
![]() Bozcaada, Çanakkale Boğazı’nın girişinde bir cennet adadır. Doğal güzelliklerinin yanı sıra coğrafi konumu dolayısıyla da yüzyıllardır farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Heredot’un Bozcaada için söylediği "Tanrı, insanların uzun omürlü olmaları için Bozcaada'yı yarattı" sözü, Bozcaada’yı en güzel şekilde özetler. Eşsiz doğası, tertemiz havası, bağları ve farklı mimari özellikleri barındıran daracık sokaklarıyla Bozcaada; ziyaretçilerine adımlarını atar atmaz şehir hayatının stresini unutturan güzel ve huzurlu bir adadır. Nasıl gidilir? İstanbul’dan ulaşım İstanbul – Bozcaada yolculuğu (400 km) ortalama 7 saat sürer. Tekirdağ üzerinden Çanakkale Boğazı’na ulaşmak yolculuğun ilk kısmıdır. Boğazı geçmek için arabalı motor ve arabalı vapur (Gestaş) gibi seçenekleriniz var. Seçeneğiniz çok olduğu için bekleme yapmanız gerekmeyecektir. Boğazı geçtikten sonra yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra Geyikli iskelesine ulaşacaksınız. Bu iskeleden adaya feribot seferleri yapılıyor. Seferler yazın sıklaştırılıyor. Feribot yolculuğu 45 dakika sürüyor. Geyikli’ye kadar dilerseniz özel aracınızla dilerseniz de otobüsle gelebilirsiniz. Otobüs yolculuğu Geyikli’ye kadar ortalama 7 saat sürüyor. İkinci bir seçenek olarak Yenikapı’dan feribot kullanabilirsiniz. Feribotla Bandırma’ya gelip Çanakkale üzerinden Geyikli iskelesine ulaşabilirsiniz. Ankara’dan ulaşım Ankara – Bozcaada yolculuğu (710 km) ortalama 12 saat sürer. Eskişehir ve Bursa üzerinden Geyikli iskelesine gelinir ve buradan feribotla Bozcaada’ya geçilir. Nereler gezilir, neler yapılır? Adayı gezmek için kendinize ait bir taşıtınızın olması tavsiye edilir. Bu taşıt özel otomobiliniz de olabilir, bisikletiniz motosikletiniz de, karar size kalmış. Adanın merkezini gezerken sokakların darlığı sebebiyle otomobilinizle biraz zorlanabilirsiniz. Merkez gezilerinizi yürüyerek, çevre gezileri ise aracınızla yapabilirsiniz. Adada bisiklet de kiralayabilirsiniz. Bozcaada’nın tamamı sit alanı kapsamındadır, bu sayede tarihi dokusunda ve mimarisinde bozulmaya ve çarpık yapılaşmaya izin verilmemektedir. Yerleşim olarak adanın merkezi seçilmiş ve merkez Rum mahallesi ve Türk mahallesi olmak üzere ikiye ayrılmıştır. İki mahalleyi gezerek farklı mimari özelliklere sahip yapıları görebilirsiniz. Ada merkezinden uzaklaştığınızda ise bağ evleriyle karşılaşırsınız. Bozcaada Kalesi Bozcaada’ya gelen ziyaretçileri ilk olarak Bozcaada Kalesi bütün heybetiyle karşılar. Ne zaman inşa edilmiş olduğu bilinmese de Osmanlı döneminde sık sık bakımı yapılmış olan kale bugün oldukça iyi durumdadır. Coğrafi konumu gereği pek çok kez el değiştiren adanın bu heybetli kalesinde Cenevizlilerin, Venediklilerin ve en çok da Osmanlıların izi vardır. Kalenin orjinal görünümüne ulaşması için çalışmalar günümüzde de devam etmektedir. Ayrıca kalenin içinde halkın gönüllü olarak verdiği eserlerden oluşmuş iki küçük müze de kurulmuştur. Müzelerde arkeolojik kazılardan çıkarılmış parçalar ve mimari objeler sergilenir. Ayazma Ayazma bölgesinde Bozcaada’nın en büyük doğal plajı bulunur. Yunanca “kutsal su” anlamına gelen Ayazma, adanın güney kısmında yer alır ve burada bulunan küçük bir şapel de Ayazma Şapeli olarak bilinir. Bu şapel hâlen özel günlerde kullanır. Şapelin yakınında dilek tutmak için kumaş parçalarının dallara asıldığı bir ağacın olduğu bir mağara bulunmaktadır. Ayrıca yine şapelin yakınında 25-26-27 Temmuz’da Ayazma Panayırı kurulur. Ada halkı ve ziyaretçiler, bu üç gün boyunca adaya özgü Rum ve Türk yemeklerini tadar ve düzenlenen çeşitli aktivitelerle eğlenirler. Ayazma’nın masmavi bir suya sahip doğal plajı; adalıların, günübirlik veya konaklamalı ziyaretçilerin denize girmek için öncelikli olarak tercih ettikleri yerdir. Burada duş, şezlong, şemsiye ve soyunma kabini gibi her tür ihtiyacınızı karşılayacak plaj işletmeleri vardır. Şarap fabrikaları Bozcaada için şarap ve bağcılık vazgeçilmezdir. Halkın başlıca geçim kaynaklarından biridir bağcılık. Şarap üretiminin adanın geçmişinde ve bugününde büyük bir yeri olmasının en büyük sebebi; adanın coğrafi yapı ve iklim açısından üzüm yetiştirmeye olan elverişliliğidir. Adada 4 adet şarap fabrikası vardır. Günümüzde bu fabrikalar tam kapasite üretim yapmaktadır. Fabrikalar dışında bağ evlerinde de az miktarlarda şarap üretimi yapılır. Şarap meraklıları bu fabrikaları gezebilir, üzümün fabrikaya girişinden şarap oluşuna kadarki yolculuğunu yerinde izleyebilirler. Bu fabrikaların 3’ü (Talay, Ataol ve Yunatçılar) adanın merkezindedir. Ayrıca fabrikaların tadım evlerini ziyaret ederek damak zevkinize uygun şarabı bulabilirsiniz. Sevdikleriniz için de Bozcaada’da üretilmiş bir şişe şarap oldukça güzel bir hediye olabilir. Göztepe Adaya bir de tepeden bakmak için Göztepe en güzel noktadır. Adanın en yüksek noktası olan Göztepe, 192 metre yükseklikten Bozcaada’nın güzelliğini ayaklarınızın altına serer. Göztepe’ye çıkan bir araba yolu vardır. Yürümeyi tercih edenler ise 45 dakikada tepeye çıkabilir. Özellikle günbatımında ve nem oranı azken Göztepe’den en güzel manzarayı izleyebilirsiniz. Ayrıca bu manzara şölenine genellikle bir şişe Bozcaada yapımı şarap da eşlik eder. Plajlar Adanın hemen her yerinden denize girilebilir. Rüzgâr Bozcaada’da eksik olmadığı için denize nereden girilebileceğine de rüzgârın esiş yönü karar verir. Rüzgâr nereden esiyorsa oranın diğer tarafından denize girilir. Güneydeki koylar; Ayazma Plajı, Sulu Bahçe, Habbele Plajı, Akvaryum, Beylik, kuzeydeki koylar; Çayır, Ova ve doğudaki koylar; Poyraz Limanı, Tekirbahçe ve Tuz Burnu’dur. Rüzgâra göre bu koylardan birini seçip kendinizi Bozcaada’nın masmavi sularına bırakabilirsiniz. Ada’nın özel günleri Bozcaada’nın ziyaretçi sayısının arttığı bazı özel günler vardır. Seyahat planınızı bu günleri göz önünde bulundurarak yapmanız faydalı olacaktır. * Şarap tadım günleri: 26 - 27 ve 28 Haziran * Ayazma Panayırı: 25 – 26 - 27 Temmuz * Yelken yarışları: Temmuz ayının 2. hafta sonu * Bağbozumu festivali: 15 -16 -17 Ağustos Ne yenir, ne içilir? Söz konusu bir ada olunca ne yenilir sorusunun cevabını tahmin etmek çok da zor değildir, tabii ki de birbirinden lezzetli ve taze deniz mahsülleri. Bozcaada’nın bir özelliği de balıkların göç yollarının üzerinde olmasıdır, bu sayede çok sayıda balık çeşidi sofraları süsler. Limanda sıralanmış restoranlardan birini seçip Bozcaada’nın sunduğu deniz ürünlerini ve özel üretim şarapları tadabilirsiniz. Ayrıca çeşit çeşit zeytinyağlılar ve Ege yemekleri de Bozcaada’nın ziyaretçilerine sunduğu menüde yerini alır. Üzüm Bozcaada’nın baş tacı meyvesidir. Üzüm suyu, üzüm likörü ve şarap mutlaka tadılması gereken içeceklerdir. |